Memleketimizde üç fikir cereyanı vardır. Bu cereyanların tarihi tetkik olunursa görülür ki mütefekkirlerimiz iptida «muâsırlaşmak» lüzumunu hissetmişlerdir. Üçüncü Sultan Selim devrinde başlayan bu temayüle inkilâptan sonra «İslâmlaşmak» emeli iltihak etti; son zamanlarda ortaya bir de «Türkleşmek» cereyanı çıktı.
Muasırlaşmak (modernistation) fikri mütefekkirlerce asli bir akide hükmünde olduğu için muayyen bir naşire malik değildir. Her mecmua, her gazete bu fikrin az çok müdafiidir. İslâmlaşmak fikrinin mürevvici «Sırat-ı Müstakim - Sebilürreşâd», Türkleşmek fikrinin mürevvici «Türk Yurdu» mecmualarıdır. Dikkat olununca bu üç cereyanın da hakiki ihtiyaçlardan doğmuş olduğu görülür.
*Mütefekkir : Düşünür
*iptida : Başlangıç, bir işe başlama
*muasır : aynı yüzyıl içinde yer alan, çağdaş
*temayül : bir yana eğilme, eğilim
*inkilâp : devrim, dönüşüm
*emel : amaç
*iltihak : katılma
*cereyan : akıntı, akım
Yurdumuzda üç düşünce akımı vardır. Bu akımların tarihi sıralamasına bakılırsa, Türk aydınları ilk başta çağdaşlaşmayı, aynı çağdaki milletlerden geri kalmamayı hatta diğer milletleri geçebilmeyi istemektedir. Fakat Üçüncü Sultan Selim döneminde başlayan bu eğilime islamlaşma akımı katılıp milletimizi gerilettirmiş, bu gerici islamlaşmayı gidermek ve Türkleri çağdaş milletlerle rekabet edebilme seviyesine getirmek içinde Türkçülük akımı hız kazanmıştır.
Çağdaşlaşma düşüncesi amaç olduğu için, kuralları 1400 yıl önce Tanrı'yı öne sürerek dondurulmuş islam her zaman en az 1400 yıl geriden geldiği için, islamlaşmak düşüncesinin çağımıza yanıt verebilmesi mümkün değildir. Türkler var olduğu sürece Türkçülük ve Türkleşmek devam edeceği, çağdaşlaşmanında zaten Türkleri diğer çağdaş milletler ile yarışır hatta onları geçer düzeye getirmeyi amaçlandığından dolayı Türkçülük elbette ki doğanın kanunu gibi öne çıkmaktadır.
----------------------------------------------------- Tarde, miliyet fikrinin gazete ile başladığını iddia ve şu suretle” izah ediyor: Gazete, ayni lisanla konuşan insanları «âmme» (publigue) halinde toplayarak onlara müşterek bir vicdan verir. Gazete, şursuz ve iradesiz olarak © yaptığı bu tesirden maada, sırf revacını temin maksadıyla, karilerinin iftihar ve hamiyet hislerini okşamaya, netice olarak milli ananeleri, milli mefharetleri hatırlatacak sözleri yazmaya mecburdur. Miliyet hissi, bir kavimde uyandıktan sonra mücavir kavimlere de kolayca sirayet eder. Çünkü milliyet duygusu uyanır uyanmaz sahiplerinde teâvün, fedakârlık, mücahede hislerini artırarak ahlâki, lisani, edebi, iktisadi ve siyasi teâlilere sebep olur. Bu hale gıpta eden komşu kavimlerde dahi —halik dilinde yazan gazeteler de mevcut ise— milliyet fikrinin derhal intişar etmesi gayet tabii bir hadise olur. Milliyet «mefküre» (ideal) si iptida gayr-i müslimlerde, sonra Arnavut ve Araplarda, ve en nihayet Türklerde zuhur etti. Türklerin en“? sona kalması sebepsiz değildir: Osmanlı devletini Türkler teşkil etmişlerdi. Devlet «vaki bir millet“© (na
Çağdaşlaşma düşüncesi amaç olduğu için, kuralları 1400 yıl önce Tanrı'yı öne sürerek dondurulmuş islam her zaman en az 1400 yıl geriden geldiği için, islamlaşmak düşüncesinin çağımıza yanıt verebilmesi mümkün değildir. Türkler var olduğu sürece Türkçülük ve Türkleşmek devam edeceği, çağdaşlaşmanında zaten Türkleri diğer çağdaş milletler ile yarışır hatta onları geçer düzeye getirmeyi amaçlandığından dolayı Türkçülük elbette ki doğanın kanunu gibi öne çıkmaktadır.
----------------------------------------------------- Tarde, miliyet fikrinin gazete ile başladığını iddia ve şu suretle” izah ediyor: Gazete, ayni lisanla konuşan insanları «âmme» (publigue) halinde toplayarak onlara müşterek bir vicdan verir. Gazete, şursuz ve iradesiz olarak © yaptığı bu tesirden maada, sırf revacını temin maksadıyla, karilerinin iftihar ve hamiyet hislerini okşamaya, netice olarak milli ananeleri, milli mefharetleri hatırlatacak sözleri yazmaya mecburdur. Miliyet hissi, bir kavimde uyandıktan sonra mücavir kavimlere de kolayca sirayet eder. Çünkü milliyet duygusu uyanır uyanmaz sahiplerinde teâvün, fedakârlık, mücahede hislerini artırarak ahlâki, lisani, edebi, iktisadi ve siyasi teâlilere sebep olur. Bu hale gıpta eden komşu kavimlerde dahi —halik dilinde yazan gazeteler de mevcut ise— milliyet fikrinin derhal intişar etmesi gayet tabii bir hadise olur. Milliyet «mefküre» (ideal) si iptida gayr-i müslimlerde, sonra Arnavut ve Araplarda, ve en nihayet Türklerde zuhur etti. Türklerin en“? sona kalması sebepsiz değildir: Osmanlı devletini Türkler teşkil etmişlerdi. Devlet «vaki bir millet“© (na